-
1 önümüzdeki günlerde
в ближа́йшие дни -
2 bu günlerde
бүген-иртәгә; күптән түгел -
3 bu günlerde
adv. nowadays, recently, currently, in these days, latterly, in this days -
4 resmi günlerde giyilen gömlek
n. boiled shirt -
5 son günlerde
adv. recently, lately, latterly -
6 özel günlerde giyilen
adj. go to meeting -
7 bu günlerde
мы джырэ лъэхъаным -
8 bu günlerde
recently -
9 son günlerde
lately, recently -
10 şu günlerde
in these days -
11 gün
gün Tag m; Sonne f;-den gün almak sich einen Termin holen (bei D);gün bugün (oder o gün bugündür) (das ist) die Gelegenheit;gün durumu Sonnenwende f;gün gibi açık sonnenklar;gün görmedik yer (ein) Platz ohne Sonne, fam wo die Sonne nicht hinkommt;gün görmek fig gut leben;gün görmüş a … der viel erlebt hat;gün günden von Tag zu Tag;gün ışığına çıkmak ans Licht kommen;-e gün koymak ein Datum bestimmen, einen Tag ( oder Tage) ansetzen (für A);gün yapmak einen Tag im Monat Gäste haben;günden güne von Tag zu Tag;günlerden bir gün eines (schönen) Tages; einst, (es war) einmal;günleri gece olmak in eine bedauernswerte Lage geraten;onun günleri sayılı seine Tage sind gezählt;günü gününe fristgerecht;günü yetmek Tod, Geburt nahe bevorstehen;günün adamı Held m des Tages;günün birinde eines Tages;günün konusu Tagesgespräch n;gününü doldurmak eine bestimmte Frist abwarten;gününü gün etmek herrlich und in Freuden leben;gününü görmek schlecht ausgehen (für A); Frau die Regel haben; glückliche Tage seiner Kinder erleben;gününü göstermek (-e) jemandem einen Denkzettel geben;adi gün, iş günü Werktag m;tatil günü Feiertag m;bir gün eines Tages; einst, einmal; irgendwann;birkaç gün önce vor einigen Tagen;her gün jeden Tag;geçen gün vorgestern; neulich, dieser Tage;bu günlerde dieser Tage, demnächst;ak (kara) günlerde in guten (schlechten) Zeiten -
12 pazar
-
13 aranmak
страд. от aramak1) иска́ть у себя́, обша́рить (напр. свои карманы)2) тре́боватьсяişçi aranıyor — тре́буютя рабо́чие
3) по́льзоваться спро́сомbu günlerde soba aranıyor — в настоя́щее вре́мя по́льзуются спро́сом пе́чи
4) разг. напра́шиваться ( на наказание из-за плохого поведения) -
14 bu
э́тот* * *1. - nuэ́тотbu defa — на э́тот раз
bu geç saatta — в тако́й по́здний час
bu günlerde — на [э́тих] днях
bu gidişle — таки́м путём, таки́м о́бразом
bu kadar — сто́лько
bu türlü — таки́м о́бразом
2. - nubu yüzden — из-за э́того, поэ́тому
э́тоbunu istemem, şunu isterim — хочу́ вот э́то, а не то
•• -
15 gün
да́та (ж) день (м)* * *1) деньbir gün daha geçti — а) прошёл ещё оди́н день; б) одна́жды, ка́к-то; ка́к-нибу́дь
bir gün size de uğrarım — я ка́к-нибу́дь загляну́ и к вам
günlerce — на протяже́нии мно́гих дней
günlerden bir gün / günün birinde — в оди́н из дней, одна́жды, ка́к-то раз
bu günlerde — на э́тих днях
gününde — а) в тот же день; б) во́время, своевре́менно
günden güne — день о́то дня, с ка́ждым днём
2) день, да́таdoğum günü — день рожде́ния
gün koymak — а) дати́ровать; б) назнача́ть день
Zafer Günü — День Побе́ды
3) хорошо́ / счастли́во про́житое вре́мяgün görmüştü — он хорошо́ пожи́л, ему́ хорошо́ жило́сь
gün görmemek — не ви́деть све́тлых дней
4) со́лнцеgün ağarmak — рассвета́ть
gün atmak — всходи́ть - о со́лнце
gün batmak — сади́ться - о со́лнце
gün çarpması — со́лнечный уда́р
gün doğmak — а) наступа́ть - о дне; б) перен. повезти́, посчастли́виться
ona da gün doğdu — и ему́ сча́стье привали́ло
gün geçmek — а) перегре́ться на со́лнце; б) получи́ть со́лнечный уда́р
gün görmez / görmedik yer — ме́сто, куда́ никогда́ не захо́дит со́лнце
gün kavuşmak — сади́ться - о со́лнце; вечере́ть
••- gününü beklemekgün güne uymaz — посл. день на день не прихо́дится
- gününü saymak
- gününü gün etmek
- günleri gece olmak
- gününü görmek
- gününü göstermek
- gün ışığına çıkmak
- gün yapmak
- günü yetmiş -
16 ön
деся́ток (м) де́сять* * *1.1) простра́нство, ме́сто (перед кем-чем-л.); то, что нахо́дится (перед кем-чем-л.)önüne bak! — смотри́ под но́ги!
önünü görmeden yürüyordu — он шёл ничего́ не ви́дя пе́ред собо́й
evin önü bahçe — пе́ред до́мом сад
şehrin önlerinde — на подсту́пах к го́роду
2) перёд, пе́редняя часть (чего-л.)caketin önü iki sıra düğme ile süslenmiştir — перёд жаке́та отде́лан двумя́ ряда́ми пу́говиц
3) предстоя́щее, ближа́йшее бу́дущее2.önümüz kış — впереди́ у нас зима́
1) пере́дний, находя́щийся впереди́ön plânda — на пере́днем пла́не
ön sıralar — пере́дние ряды́
trenin ön tarafı — головна́я часть по́езда
2) предше́ствующий (чему-л.)ön emir — воен. предвари́тельное распоряже́ние
ön hesap — предвари́тельный подсчёт, предвари́тельные подсчёты
••- önde- hoca önde
- subay arkada içeriye girdiler
- öndeki
- önden
- önden yürümek
- önümüzdeki
- önümüzdeki günlerde
- önümüzdeki hafta
- önümüzdeki sınav
- önümüzdeki yıl için
- öne almak
- öne alınmak
- önünü almak
- önünde arkasında dolaşmak
- önüne arkasına bakmadan
- önüne bakmak
- önüne bir kemik atmak
- önüne dikilmek
- öne düşmek
- önüne geçmek
- önüne gelen
- önüne katmak
- önünü kesmek
- öne sürmek -
17 sağlık
здоро́вье (с)* * *I озвонч. -ğıздоро́вьеsağlığınıza! — за ва́ше здоро́вье!
bu günlerde sağlığım kötü — в э́ти дни у меня́ нева́жное здоро́вье
••II см. salık -
18 şu
вода́ (ж)* * *1.вот э́то[т] / то[т]şuna bak! — пренебр. ты то́лько посмотри́ на него́!
şu evin önünde — пе́ред вот э́тим до́мом
şu günlerde — на э́тих днях
şu halde — в тако́м слу́чае
şunu kafana koy! — вот э́то заруби́ себе́ на носу́!
şunun burası — недалеко́, побли́зости
2.şunun burası iki adımlık yol — э́то побли́зости, всего́ в двух шага́х
нижесле́дующий -
19 bu
bu dieser, diese, dies(es);bu arada inzwischen; in dieser Zeit; dabei, gleichzeitig;bu defa (oder kere, sefer) diesmal;bu gibi solch-;bu günlerde (oder yakınlarda) dieser Tage, demnächst; -
20 önümüzdeki
önümüzdeki nächst-; künftig, bevorstehend;önümüzdeki günlerde in den nächsten Tagen
- 1
- 2
См. также в других словарях:
şu günlerde (veya sırada) — 1) çok uzak olmayan bir zamanda 2) içinde yaşadığımız günlerde Şu sırada bütün belalar neredeysem gelip beni buluyor A. İlhan … Çağatay Osmanlı Sözlük
İKİNDİ DİVANI — t. Tanzimattan evvel sadrazamların kendi konaklarında yaptıkları divanlar. Bu divan ikindi namazından sonra toplandığı için bu adı almıştı. Bâb ı Âlî teşkilâtının ilk şekli olarak Divan ı Hümayun, muayyen günlerde toplandığı zaman, vezir i… … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
açık görüş — is. Cezaevlerinde tutukluların yakınlarıyla belirli günlerde, aralarında herhangi bir engel olmaksızın yüz yüze görüşmesi … Çağatay Osmanlı Sözlük
ahiren — zf., esk., Ar. aḫīren Son zamanlarda, son günlerde, son olarak, yakınlarda … Çağatay Osmanlı Sözlük
arıkçı — is. Su yolu yapan kimse O günlerde on beş liraydı usta bir arıkçının gündeliği. N. Cumalı … Çağatay Osmanlı Sözlük
bunalımlı — sf. Gerginlik, sıkıntı veren, gerginliği olan O bunalımlı günlerde işi gücü bırakıp varlığını âdeta ona adadı. A. İlhan … Çağatay Osmanlı Sözlük
donanma — is. 1) Donanmak işi 2) Belli bir amaçla kullanılan gemilerin bütünü 3) Bayramlarda, sevinçli günlerde bayrak, ışık kullanıp fişek yakarak yapılan şenlik, donanma gecesi 4) den. Bir devletin deniz kuvvetleri, armada Donanmanın topları ormanın… … Çağatay Osmanlı Sözlük
geçit töreni — is. Özel günlerde bir topluluğun belli bir yerden düzenli bir biçimde geçmesi, geçit resmi … Çağatay Osmanlı Sözlük
gün — is. 1) Güneş Gün biraz yükselince ıssı bir sıcak kırları kapladı. M. Ş. Esendal 2) Güneş ışığı 3) Gündüz Güneş, bütün gün enselerinde boza pişirmiş. H. Taner 4) Yer yuvarlağının kendi ekseni etrafında bir kez dönmesiyle geçen 24 saatlik süre Kız… … Çağatay Osmanlı Sözlük
günün adamı — is. 1) O günlerde çok sözü edilen kişi 2) Zamanın gereğine göre yön ve tutum değiştiren kimse, zamane adamı 3) Kendisinde zamanın gerektirdiği değerler bulunan kimse, zamane adamı … Çağatay Osmanlı Sözlük
ince — sf. 1) Kendi cinsinden olanlara göre, dar ve kalınlığı az olan, kalın karşıtı İnce minare. İnce değnek. İnce kitap. 2) Zayıf Sarışın, kuru, ince bir kadındı. Y. K. Beyatlı 3) Taneleri ufak, iri karşıtı İnce un. İnce kum. 4) Aşırı özen gerektiren … Çağatay Osmanlı Sözlük